بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا يَنطِقُ عَنِ ٱلۡهَوَىٰٓ ٣

Kendi (re'y-ü) hevâsından söylemez o.

– Hasan Basri Çantay

إِنۡ هُوَ إِلَّا وَحۡيٞ يُوحَىٰ ٤

O, kendisine (Allahdan) ilkaa edilegelen bir vahyden başkası değildir.

– Hasan Basri Çantay

عَلَّمَهُۥ شَدِيدُ ٱلۡقُوَىٰ ٥

Onu müdhiş kuvvetlere mâlik olan öğretdi.

– Hasan Basri Çantay

ذُو مِرَّةٖ فَٱسۡتَوَىٰ ٦

(Ki o) akıl ve re'yinde kâmil (bir melek) dir. Hemen (kendi suretine girib) doğruldu.

– Hasan Basri Çantay

وَهُوَ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٧

O, en yüksek ufukda idi.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ ٨

Sonra (Cebrail, ona) yaklaşdı. Derken sarkdı.

– Hasan Basri Çantay

فَكَانَ قَابَ قَوۡسَيۡنِ أَوۡ أَدۡنَىٰ ٩

(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da,

– Hasan Basri Çantay

فَأَوۡحَىٰٓ إِلَىٰ عَبۡدِهِۦ مَآ أَوۡحَىٰ ١٠

(Allahın) kuluna vahy etdiği neyse onu vahyetdi.

– Hasan Basri Çantay

مَا كَذَبَ ٱلۡفُؤَادُ مَا رَأَىٰٓ ١١

Onun gördüğünü kalb (i) yalana çıkarmadı.

– Hasan Basri Çantay

أَفَتُمَٰرُونَهُۥ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ ١٢

Şimdi siz onun bu görüşüne karşı da kendisiyle mücâdele mi edeceksiniz?

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدۡ رَءَاهُ نَزۡلَةً أُخۡرَىٰ ١٣

(13-14) Andolsun ki onu diğer bir defa da Sidre-tül müntehânın yanında gördü o,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu